Greenpeace biyoteknoloji devlerinin masallarının perde arkasını aralayarak, bir kez daha GDO’ya karşı uyarıyor ve kampanyaya davet ediyor...
Tarifler, reçeteler, doğal hayat ipuçları falan konuşuyoruz ama sağlıklı yaşam konusunda aklımızı daha çok kurcalaması gereken konu GDO, yani “genetiği değiştirilmiş organizmalar”.
Gündemdeki bu konu hakkında aksiyon almamızı sağlamak isteyen Greenpeace de güzel bir kampanya başlatmış ...devamı
Verimliliği arttırır masalı: Şu anda dünyada ticareti yapılan ürünler arasında verimliliği artırmaya yönelik olarak tasarlanmış tek bir GDO’lu ürün bile bulunmamaktadır. Biyoteknoloji şirketlerince geliştirilmiş GDO’lu ürünlerin temel özelliği böceklere ve bitki öldürücü ilaçlara karşı dirençli olmasından ibarettir.
Açlığa çözüm olacak masalı: BM raporlarına göre halihazırda gezegenimizde dünya nüfusunun 1,5 katını besleyecek ölçüde gıda üretilmektedir. Dolayısıyla şu an yaşanılan gıda krizi bir üretim sorunu değil paylaşım sorunudur. Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler tarafından organize edilen ve yüzlerce bilim insanınca hazırlanan IAASTD Raporu GDO’ların açlıkla mücadelede öncelik taşımadığı gibi maliyetleri arttırmaları nedeniyle gıda güvenliği ve ekonomik sürdürülebilirliği tehdit ettiğini ortaya koymaktadır.
Zirai ilaç kullanımına gerek kalmayacak masalı: Tarım-biyoteknoloji şirketlerinin iddia ettiğinin tersine, GDO’lu ürünler kimyasal böcek öldürücü ilaçların kullanımını azaltmaz. Amerika’da 1996 ve 2004 yılları arasında GDO’lu ürünlerin ekilmesine paralel olarak, böcek öldürücü ilaçların kullanımında 55.000.000 kg’lık bir artış yaşandı.
İş olanakları yaratır masalı: Yapılan araştırmalar gıda-tarım zincirindeki istihdamda düşüş gösteriyor.
İklim değişikliği ile mücadele masalı: Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler öncülüğünde hazırlanan IAASTD Raporu, tarımı iklim değişikliğine uyarlamak ve genetiği değiştirilmiş ürün yetiştirmek arasında bir bağ olmadığını ortaya koymuştur.
Toprağı erozyondan korur masalı: GDO’lu ürünler endüstriyel ölçekte yetiştiğinden ve bu yöntem toprak için kötü olduğundan hayır erozyondan korumaz.
Türkiye’de hayvancılık GDO’ya muhtaç masalı: Dünyada üretilen mısırın dörtte üçü GDO’suz iken, Türkiye’nin GDO’lu mısıra ihtiyaç duyması yem sanayicilerinin bile kendilerini inandıramadığı bir masal. Hayvancılıkla ilgili sorunlar GDO’lu yem ithalatıyla değil, Türkiye’yi yem ithalatına muhtaç bırakmayacak yapısal düzenlemelerle çözülebilir.
Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası Sorumlusu Tarık Nejat Dinç:
“Genetiği değiştirilmiş organizmaların içerdiği riskler tüm dünyada kabul ediliyor. Biyoçeşitlilik ve sağlık üzerinde olumsuz etkilere sahip genetiği değiştirilmiş ürünlerin her ne amaçla olursa olsun Türkiye’ye girişine izin verilmemelidir. 13 adet GDO’lu mısır çeşidinin ithali ile ilgili karar aşamasında olan Biyogüvenlik Kurulu’nun GDO lobisinin yaratmaya çalıştığı pembe hayallere itibar etmeyeceğine inanıyoruz. Dünyada üretilen mısırın büyük çoğunluğu GDO’suzken, yem şirketlerinin Türkiye’yi GDO’lu mısıra muhtaçmış gibi gösteren dayatmalarına prim verilmemelidir. GDO’lu yemlere izin verilmesi soframızda yer alan sütün, yumurtanın, peynirin, etin güvenilirliğini tamamen yok edecektir. Vatandaşın tercih hakkını ortadan kaldıracak kararların biyogüvenlik kanununa aykırı olacağı unutulmamalıdır. GDO’lu yemler ve bu yemlerden beslenen hayvanların ürünleri ile ilgili kamuoyu derin ve haklı bir endişe taşımaktadır. Biyogüvenlik Kurulu’nun, vereceği kararla GDO lobisinin masallarına değil, vatandaşın endişelerine kulak vereceğine olan inancımızı koruyoruz.”
“Genetiği değiştirilmiş organizmaların içerdiği riskler tüm dünyada kabul ediliyor. Biyoçeşitlilik ve sağlık üzerinde olumsuz etkilere sahip genetiği değiştirilmiş ürünlerin her ne amaçla olursa olsun Türkiye’ye girişine izin verilmemelidir. 13 adet GDO’lu mısır çeşidinin ithali ile ilgili karar aşamasında olan Biyogüvenlik Kurulu’nun GDO lobisinin yaratmaya çalıştığı pembe hayallere itibar etmeyeceğine inanıyoruz. Dünyada üretilen mısırın büyük çoğunluğu GDO’suzken, yem şirketlerinin Türkiye’yi GDO’lu mısıra muhtaçmış gibi gösteren dayatmalarına prim verilmemelidir. GDO’lu yemlere izin verilmesi soframızda yer alan sütün, yumurtanın, peynirin, etin güvenilirliğini tamamen yok edecektir. Vatandaşın tercih hakkını ortadan kaldıracak kararların biyogüvenlik kanununa aykırı olacağı unutulmamalıdır. GDO’lu yemler ve bu yemlerden beslenen hayvanların ürünleri ile ilgili kamuoyu derin ve haklı bir endişe taşımaktadır. Biyogüvenlik Kurulu’nun, vereceği kararla GDO lobisinin masallarına değil, vatandaşın endişelerine kulak vereceğine olan inancımızı koruyoruz.”